31 Mayıs 2017 Çarşamba

Yeni Başlayan Bloggerlar İçin 20 İpucu

Bu yazı bir misafir yazıdır ve yasam.io’dan Sergen Özeşer tarafından Blog Hocam için yazılmıştır.

Günümüzde artık birçok kişinin kendi blogu var ve bu bloglar kişilerin hedeflenen kitleye ulaşması açısından oldukça önemli bir adım. Okurlarınızı arttırmanın ve yayımlarınızın verimliliğini en üst düzeye çıkarmanın birçok yolu vardır. Ben de bu yüzden yeni başlayanlar için 20 ipucu içeren bir liste hazırladım:

blogger ipuçları


1- Yeniliklere sırtınızı dönmeyin

Çıktığınız bu yol uzun bir yol ve bu yolda ilerledikçe yeni şeyler öğrenmeye devam edeceksiniz. Yazdığınız her içerik, okuduğunuz her yorum yeni bir şeyler öğrenmeniz için basamaktır. Bu yüzden her konu hakkında makaleler okuyun, gelen yorumları ve eleştirileri görmezden gelmeyin ve zihninizi sürekli açık tutarak kendinizi geliştirmeye odaklanın.

2- Kendiniz olun

Çoğu yeni başlayan blogger bu hataya düşer. Yayımladıkları içeriklerinde aslında olmadıkları kişiler gibi davranmaya çalışırlar fakat bu büyük bir hatadır. Eğer belli bir kitleye hitap edecekseniz, okurlarınızın sizin tarzınızı sevmesi gereklidir. Bu yüzden konuşma dilinizi, yazma dilinize entegre edin ve ziyaretçileriniz içeriklerinizi okurken sizin sesinizi duyabilsinler. Bu hem samimi bir ortam yaratmak için hem de kendi kitlenizi oluşturmanız açısından bu kriter oldukça önemlidir.

3- Yazmaktan zevk aldığınız konuları belirleyin

Her konu hakkında yazmanız, geniş bir kategori kısmına sahip olmanız ne kadar önemliyse, yazmaktan zevk aldığınız ve gerçekten hâkim olduğunuz konular hakkında içerik üretmeniz de o kadar önemlidir. Ana hedeflerinizi belirleyin, blogunuzun çıkış noktasını seçin ve o yoldan devam edin.

4- İlgi çekici olun

İlgi çekici olmanın ilk önemli kuralı önceden tahmin edilemez olmaktır. Okurlarınızı şaşırtmanız, blogunuzun geleceği ve devamlılığı açısından önemli bir unsurdur. Önceden kestirilebilir, klişeleşmiş içerik üretmekten kaçınmanız gerekir. Bloggerlık bir okyanus ise, suyun üstünde yüzmek sizi bir yere götürmez. Derin bir nefes alıp suyun derinliklerine dalmanız ve daha önce fark edilmemiş yeni ve ilgi çekici şeyler bulmanız gereklidir.

5- Özgün olun

Günümüzde benzersiz ve daha önce bahsedilmemiş konular bulup, onlardan bahsetmenin ne kadar zor bir şey olduğunun farkındayım. O yüzden, konunuz benzersiz olmasa bile benzersiz sunmanız sizi yukarılara taşıyacak olan bir diğer anahtardır. Bahsettiğiniz konu daha önce birçok blogger tarafından ele alındıysa bile, arkanıza yaslanın ve farklı açılardan düşünmeye çalışın. Konunun gün yüzüne çıkmamış taraflarını okurlarınıza gösterin. Kısacası; söyleyecek yeni bir şey bulamadıysanız, onu söylemenin farklı bir yolunu bulmalısınız.

6- Kanıtlar sunun

Eğer bir iddiada bulunacaksanız, mutlaka elinizde iddia ettiğiniz konu hakkında kanıtlar da bulundurun. İnternet ortamında karşılaştığımız her şey doğru olmayabiliyor ve bu durum süre gelen zaman içinde okuyucuları tedirgin edebiliyor. Bu durumun önüne geçmeniz için güvenilir olmanız ve bunu okuyucularınıza yansıtmanız gerekiyor. Bunu yapmanın en basit yolu da iddialarınızın arkasını dolduran kanıtlar sunmak. Unutmayın, içerikleriniz ne kadar güvenilir olursa, bir kitle edinmeniz de o kadar kolay olacaktır.

7- Gündemde olan konular hakkında yazın

Güncel olaylarla ve yakın zamanda sosyal medyayı sallamış konularla fazla gecikmeden bağlantı kurun. Bu durum, ziyaretçilerinizi blogunuza çekmenin basit ve etkili bir yoludur ve aynı zamanda blogunuzu güncel tutmak için iyi bir fırsattır.

8- Sık sık yazın

İçeriklerinizi illa belirli bir program dâhilinde yazmanız gerekmez, ancak okurlarınızın akıllarında kalmanız için düzenli olarak yazmak önemlidir. Blogunuzun odağına bağlı olarak, haftada iki veya üç kez, hatta mümkünse her gün içerik yayımlamalısınız. Ayrıca, yazdıklarınız da tutarlı olmak, yani kendinizle çelişmemek çok önemlidir.

9- Sürekli okuyun

Her gün yeni bir blog keşfetmeye çalışın. Diğer blog yazarlarının kullandığı, sizin de işinize yarayacak olan araçları bulun ve not alın. Rakip bloglar sizin de bahsetmeyi düşündüğünüz konu hakkında ne gibi yorumlarda bulunmuş, bir göz atın. Her zaman sevdiğiniz konular hakkında yazamazsınız, bu yüzden ilgi alanınıza girmese bile sevmediğiniz konular hakkında da yazmak için okumanız ve bir fikir sahibi olmanız gerekmektedir.

10- Mesajlarınızı erişilebilir hale getirin

Yazdığınız içerikler arttıkça, geride kalan içeriklerinizin önemini yitirdiğini düşünmemelisiniz. Eğer bir kitleye hitap etmeye başladıysanız, okurlarınız içeriklerinizi sevdi demektir. Bunun için daha önceden yazmış olduğunuz içerikleri de okuyucularınıza ulaştırın veya okuyucularınızın o içeriklerinize ulaşmasını kolaylaştırın. Başka bir deyişle, potansiyel okuyucularınızdan hiç birini yabancılaştırmamaya çalışın.

11- Resimler ve videolar ekleyin

İnsanlar genelde uzun yazılar okumaktansa, onları eğlendiren resimlere bakmayı veya hakkında yazı yazacağınız bir konuyu anlatan videoları izlemeyi tercih ederler. Bu durum size bir fırsat yaratabilir. Özgün ve eğlenceli resimlerle birlikte, kendi çekeceğiniz videolar da yayımlayın. Emin olun yararını göreceksiniz.

12- İçeriklerinizin uzunluğuna dikkat edin

Yayınlarınızın Google gibi bir arama motoru tarafından tanınması için genellikle yaklaşık 300 kelimeyi geçmesi gerekir. SEO açısından bakıldığında bunun aklınızın bir köşesinde daima kalması oldukça önemlidir. Bunun yanında, içeriklerinizin uzunluğunu okuyucularınızın zevkine ve türüne göre de ayarlayabilmelisiniz.  Okuyucularınızın dilinden anlamalı, dikkat sürelerini göz önünde bulundurmalı ve içerik konularınızı da bu kıstasa göre ayarlamanızı öneririm.
 
13- Risk alın

Yeni fikirler keşfetmekten korkmayın. Yeni fikirler, yeni akımlar ve okuyucularınızın dikkatini çekebilecek, aynı zaman da blogunuzu monotonluktan kurtaracak içerikler yazmaktan çekinmeyin. Bu durum, blogunuzu tekdüzelikten kurtarır ve yeni okuyucular kazanmanıza da yardımcı olur.

14- Sınırlarınızı bilin

Kendinizi tanımanız, hangi durumlarda ne yapabileceğinizi bilmeniz ve nerede durmanız gerektiği hakkında fikir sahibi olmanız çok önemlidir.  Başta da bahsettiğim gibi uzun bir yola çıktınız ve bu yolda öğreneceğiniz daha sayısız şey var.  Ancak bir durum sizi rahatsız ediyorsa, belki de bir sebebi vardır, üstelemeyin.

15- Uygun etiketler kullanın

İçeriklerinizde kullanacağınız etiketler blogunuza trafik sağlamanız için önemli bir etkendir ve bu etiketlerin doğru ve yerinde kullanılması sizin ve blogunuzun geleceği açısından dikkat etmeniz gereken konular arasındadır.

16- Kendinizi tanıtmaya gayret edin

Erişiminizi en üst seviyeye çıkarmak için ve kitlenizi büyütmek için çalışmalarınızı mevcut tüm sosyal medya platformlarında paylaşın. Kişisel gelişim ve kendinizi tanıma hakkında araştırmalar yapın. Kuracağınız ikili ilişkiler de blogunuz için doğrudan olmasa da dolaylı yoldan büyük yararlar sağlayacağı için diğer bloggerların da çalışmalarını paylaşın, güzel geri dönüşler alabilir ve arada bir ilişki kurabilirseniz karşılıklı fayda konusunda ilerleme kaydedersiniz.

17- İçeriklerinizi düzenleyin

Mevcut veya potansiyel okurlarınız için en önemli kriterlerden biri içerik düzeninizdir. Yayınlarınız da yapacağınız yazım hataları, hatalı veya gereksiz kelime kullanımı trafiğinizi engelleyebilir ve ziyaretçileriniz ile aranızın açılmasına neden olabilir. Bu yüzden, içeriklerinizi yayınlamadan önce dikkatli bir şekilde gözden geçirin ve hataları düzeltin.
 
18- Kalite sayılardan daha önemlidir

Ne kadar fazla içeriğiniz varsa arama motorları tarafından tanınma ve tanıtılma şansınız o kadar yüksektir. Ancak bu hazır olmayan veya kalitesinden emin olmadığınız bir içeriği sırf yayınlamış olmak için yayınlamanız gerektiği anlamına gelmez. Kalitesiz, okurlarınıza bir şeyler katmayan içerikler blogunuzun potansiyel ziyaretçi sayısını azalttığı gibi hatalı ve tam anlamıyla bitememiş içerikler arama motorları tarafından da pek sevilmez. Bu yüzden “Kalite>Miktar”.

19- Geribildirimlere önem verin

Yorumlara izin verin ve okurlarınızın içerikleriniz hakkında beyan ettikleri fikirleri inceleyin. Belki de sizin bilmediğiniz bir şeyler biliyorlardır veya bir hatanızı düzeltmenize yardımcı olacaklardır. Gelen yorumlara mümkün olduğunca yanıt vermeye çalışın. Karşılıklı diyalog önemlidir, okurlarınızla aranızda bağ oluşmasında ciddi rol oynar.

20- Listeler oluşturun

İnsanlar blogunuzdaki yazıların başlıklarında bir sayı gördükleri zaman merak ederler ve yazının içeriğini okumak isterler. Bu yüzden okurlarınızda merak uyandıracak listeler oluşturun ve içeriklerinizin başlıklarında bahsettiğiniz listeye ait rakımları kullanın. Örneğin; “Bir bloggerda olması gereken 7 özellik” Umarım çıktığınız bu yolda hayalleriniz peşi sıra gerçekleşir ve dilediğiniz başarılara hızlı bir şekilde ulaşırsınız. Unutmayın çıktığınız bu yol uzun bir yol ve bu yolda en çok ihtiyacınız olacak şey sabırdır. İyi şanslar!  

Yazar Hakkında: Yaşam

25 Mayıs 2017 Perşembe

Blog Tanıtımı: Ayhan Korkmaz

Benim okumayı en sevdiğim blog türlerinin başında “kişisel bloglar” geliyor. Gerek blog dünyası hakkında güncel bilgiler edinmek, gerek Blog Hocam’ın içeriğini güncel tutmak için sektörle ilgili onlarca blog takip ediyor, okuyorum. Ama kişisel bloglarda yazılan yazıları okumanın  tadı her zaman bir başka oluyor.

Siz de benim gibi kişisel blog okumayı seviyorsanız sizi Ayhan Korkmaz ve kişisel blog sitesi ile tanıştırmak istiyorum.

Ayhan Korkmaz – Kişisel Blog

ayhan korkmaz


Wordpress altyapısı kullanılarak oluşturulmuş ve Wohoo teması kullanılmış blogda Ayhan Korkmaz izlediği film ve dizileri, okuduğu kitapları, oynadığı oyunları, iş hayatı ile ilgili deneyimlerini, teknolojik gelişmeleri, blog dünyası ile ilgili bilgilerini ve kişisel hayatından birikimlerini okuyucuları ile paylaşıyor.

2013 senesinden beri blog yazarlığı yapan Ayhan Korkmaz’ın bloguna misafir yazar kabul ettiğini de belirtelim. Kaliteli bir blogda adınızı duyurmak ve backlink kazanmak isterseniz misafir yazar olmayı düşünebilirsiniz.

Kişisel bloglarda insanların kendi deneyimleri paylaşıldığı için bu tür blogları çok değerli buluyorum. Ayhan Korkmaz’ın da kendi deneyimlerini paylaştığı pek çok ilgi çekici yazısı var. Örneğin kullandığı bir telefon ile ilgili yaşadığı problemi anlattığı yazısı çok ilgi görmüş ve 165 yorum almış.

Ayrıca bilgi sahibi olduğu konularda da detaylı ve net yazıları var. Mesela podcast nedir başlıklı yazısında güvenilir kaynaklardan yaptığı araştırmaları kendi deneyimleri ile birleştirerek harika bir içerik çıkarmış ortaya.

Takip etmek için güncel ve kaliteli kişisel blog önerisi isteyenlere http://ayhankorkmaz.net ‘i tavsiye ederim.

22 Mayıs 2017 Pazartesi

Blogger’da AMP Kullanımı

Blogger temaları ile ilgilenenler son zamanlarda bir AMP rüzgarına kapılmış gidiyorlar. Hatta Blog Hocam’ın temasını değiştirmek için çalışmalara bağladığımı duyurduğumda AMP kullanmam konusunda öneriler vs. geldi.

Tema indirme sitelerinde AMP Blogger temaları paylaşılmaya başlandı. Pek çok yerde mevcut Blogger temanızı AMP uyumlu yapmak ile ilgili çeşitli kodlar dolaşıyor. Ben ise Blogger’da AMP kullanımının henüz erken ve gereksiz olduğunu dile getirdim.

AMP  hakkında daha fazla bilgi almak istiyorsanız veya Blogger’a AMP uygulamayı düşünüyorsanız gelin size biraz bilgi vereyim:

blogger amp


Öncelikle AMP Nedir?

AMP, Accelerated Mobile Pages kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır ve anlamı Hızlandırılmış Mobil Sayfalar’dır. Google’ın bu AMP projesinin amacı mobil cihazlarda daha çabuk yüklenen, hızlı ve hafif sayfalar oluşturmaktır.

AMP projesi ile ilgili daha fazla bilgiyi buradan alabilirsiniz. Ben AMP’nin ne olduğundan çok Blogger ile olan ilişkisine değinmek istiyorum.

Blogger’da AMP Kullanılabilir Mi?

Yukarıda da belirttiğim gibi AMP kodlarının uygulandığı hazır Blogger temaları mevcut. Örneğin şu sayfada 10 adet ücretsiz AMP uyumlu Blogger temasını inceleyebilirsiniz. Veya mevcut temanıza bir takım kodlar ekleyerek AMP uyumlu bir blog temasına sahip olabilirsiniz.

Fakat şunu belirtmeliyim ki mevcut Blogger temaları AMP HTML etiketlerini desteklemiyor. AMp uyumlu tema yapacağım diye eklenen kodlar ise Blogger’daki bazı  önemli XHTML kodlarını kaldırıyor. Bunlar uzun vadede blogunuza zarar verebilir.

AMP Ve Responsive Tema Arasındaki Fark Nedir?

Kısaca özetlemek gerekirse AMP tema, responsive bir temaya bazı özel HTML etiketleri ekleyerek oluşturulur.

Teorik olarak AMP temanın responsive temadan daha hızlı yüklenmesi beklenir. Fakat AMP, stil kodlarının tam olarak kullanılmasına müsaade etmediğinden tasarım ve görünüm olarak daha kötü bir tema ortaya çıkacaktır.

Neden AMP Blogger Temaları Kullanmamalıyız?

Evet AMP temalar daha hızlı yüklenir ve Washington Post ile ilgili yayınlanan bir örnek çalışmada sitenin mobil trafiğinin %23 arttığı belirtilmiş. Fakat Blogger’da, daha doğrusu haber sitesi olmayan sitelerde AMP kullanmanın dezavantajları çok daha fazla:

1. Reklam gelirleriniz düşecektir.
2. JavaScript kullanımına izin verilmediğinden interaktif widget ve eklentilerden faydalanamazsınız.
3. Blogger yorum formunu kullanamazsınız.
4. Yazılarınıza eklediğiniz ve ekleyeceğiniz tüm resimlere ekstra kod eklemek zorunda kalırsınız.
5. Tüm embed kodlarına ekstra kod eklemek zorunda kalırsınız.
6. Standart e-posta abonelik formlarını kullanamazsınız.

Blogger’da AMP’yi Önermiyorum

AMP kullanmak her site için özellikle de bloglar için kesinlikle doğru tercih değil. Hatta AMP kullanan pek çok uluslar arası blog AMP kullanmaktan vazgeçti. Blogger kullanıcıları AMP için bir süre daha bekleyerek Blogger ekibinin bu konuda yapacağı duyurulara ve atacağı adımlara göre hareket etmeli. Şuan için responsive tema kullanmak en doğrusu.

İyi bloglar!!!

8 Mayıs 2017 Pazartesi

En Yaygın Kullanılan Blog Konuları

Bu yazı bir misafir yazıdır ve Agalarageldik.com blogunun yazarlarından İkram tarafından Blog Hocam için yazılmıştır...

Birçok blog yazma meraklısının ilk yaşadığı sorunlardan birisi blog açıp yazacak konu bulamamasıdır. Bende düşündüm taşındım ve yeni başlayan bloggerlara bu konuda elimden geldiğince yardım edeyim dedim. Blog açmanın ilk adımı blogunuzun temasına uygun bir isim bulmaktır, genelde bundan sonra konu bulmaya geçilir. Eğer bir isminiz yoksa üzülmeyin ve sabırla üzerinde düşünün. Çünkü blogunuzu akıllara kazıyacak olan ilk şey "temayla uygun" sade ve markalaşması kolay bir isim bulmaktır. Bu konuda örnek olarak bloghocam adresini gösterebiliriz. BlogHocam ismine bakınca blogun ne ile alakalı olduğunu gayet net bir şekilde anlayabiliyorsunuz değil mi? Bu yüzden sizin de yapmanız gereken ilk iş temanıza uygun bir isimle yola çıkmanız diyebilirim. Peki ya hangi alanlarda blog yazılabilir? Blog konuları nelerdir?

blog konuları


Blog denen şey kişisel web arsası olarak tabir edilebilir. Yurt dışında insanlar genel olarak kendi hayatlarını, dertlerini, mutluluklarını ve aile hayatlarını anlatıyorlar. Dedik ya kişisel web arsası diye, burası sizin dilediğiniz şekilde yeşerecek bir arsa, bundan dolayı ona ne ekeceğinize siz karar vermelisiniz. Şimdi bir saniye durun ve sizin elinizde en çok olan ya da bire beş verecek tohumlarınız var mı? Hangi konularda iyisiniz? Hangi iyi olduğunuz konular dış dünyadaki diğer okurların veya bloggerların ilgisini çeker?

Kendimden örnek vereyim ben kişisel bir blogum, öğrenciyim, kitap okumayı, film izlemeyi, yabancı dilleri ve sosyal medya da gezmeyi severim. Klasik bir gencim tam anlamıyla kendimi hakim gördüğüm bir alanım yok. Bu yüzden kişisel blog olma kararı aldım da diyebilirim. Bloghocam'ın sahibi olan Serdar bey de üniversitede mühendislik okuduğu zamanlarda kendi gibi mühendislere yardım etme amacıyla yazmış. Şuan da büyük ölçüde uzun zamanlardan beri kullandığı blogger deneyimleri sayesinde Bloghocam'ı yönetiyor. Ben Bloggerlıktan çok anlamam kod bilgim yok denecek kadar azdır, bu halimle gidip Bloghocam tarzında bir blog açsaydım blog yazmak bana bir hobi değil meziyet olurdu.

Yani anlayacağınız üzere kendinizi hangi alanda daha rahat yazabilecek vaziyette görüyorsanız o konuda yazmanız sizin iyiliğinize olacaktır. Çünkü şunu unutmamak gerekiyor ki blogunuzun tanınması bir anda olmayacak hatta belki 50 60 yazıdan sonra olacaktır. Sürekli bıkmadan yazı yazmanız ve aynı zamanda bu yazılarda samimiyetinizi ve bilginizi konuşturmanız gerekecektir.

Belli başlı blog konuları olarak şunları sıralayabiliriz:

Blogger ve Web tasarım hakkında bilgi veren bloglar: Bu tarz bloglar aynı şuan içinde bulunduğunuz Bloghocam gibi bloggerlara yardım etme amacı taşıyan bloglardır. Tam emin olmamakla beraber her bloggerin belli bir döneminde çokça ziyaret ettiği bloglar olmasını göz önünde bulundurursak organik ziyareti (yani googledan aramayla bulan ziyaretçileri) bol olan blog tarzıdır. Ama bu avantajının yanı sıra şöyle de bir dezavantajı vardır ki konu sıkıntısı çekmeleri çok muhtemeldir. Kodlama bilgisi olmadan böyle bir bloga atlamak çok yanlış olur. 2 aya kalmaz sıkılıp yazmayı bırakmanız muhtemeldir.

Kişisel gelişim blogları: Kişisel gelişim blogları isminden de anlaşılacağı üzere insanlara gerek kendi yazdıkları gerekse tercüme ettikleri makalelerle yardımda ve destekte bulunmayı amaçlarlar. Yazarları genel olarak psikoloji okuyan ya da psikoloji mezunu insanlardan oluyor diye zannediyorum. Bu bloglarda çok zaman öldürmediğim için daha detaylı bilgi veremeyeceğim ne yazık ki.

Anne blogları: Aslında bu tarz blogların isminin tam olarak anne blogu olduğunu sanmıyorum. Ancak biz anne blogu diyelim çünkü bu bloglar çocuk bakımı ve kendi çocuklarının doğumdan sonra neler yaptıklarını anlatır adeta çocuklarının günlüğünü tutar ve anne olmak isteyen veya anne olacak olan kişilere yardım etme amacı taşırlar. Bu tarz blogların okuyucusu ne denli sadıktır bilemem hiç anne olmadım ve erkek olmama bakacak olursak mezara kadar bilemeyeceğim şeylerden birisi. Ama yine de  doğru konu seçimi ile getirisi yüksek olabilecek blog tarzlarından birisi olabilir. Örneğin çocuğunuzun yaşadığı bir hastalığı nasıl atlattığı konusunda yazarsanız bu sorundan şikayetçi olan kişiler gelip sizin yazılarınızı okuyabilirler.

Yemek blogları: İsminden de anlaşılabileceği gibi yemek blogları yemek hakkında yazarlar. Gerek kendi tariflerini gerek yemek yaparken dikkat edilmesi gereken püf noktaları anlatarak gayet de güzel bir organik trafik çekebilirler. Eğer aranızda gastronomi okuyan bir blogger adayı varsa ve yemeklerden zevk alıyorsa bu konuda yazmasını şiddetle tavsiye ederim. Sağlıklı yemek, diyet, Türk mutfağı, farklı geleneksel yemekler ve daha bir sürü açık kapısı olan bir blog tarzıdır. Şu yemek nasıl yapılır tarzında aramalar yapılabilir ve buradan da ciddi manada okuyucu gelebilir.

Günlük bloglar: Günlük bloglar çok tutulan blog tarzı değildir ve gerçekten tavsiye etmem. Genel olarak günlük tutar gibi kendi hayatlarını yazarlar. Eğer cem yılmaz değilseniz kimse üslubunuz veya hayatınız için blogunuzu okumaz kusura bakmayın. Hayat anlatan bloglara aynı zamanda google tarafından çok da arama trafiği gelmez. Ama şöyle bir şey de var bundan beş sene sonra girip okuyup gülebilirsiniz. Benim ergenlik çağımdan kalan bir blog girişimim vardı, bunu arkadaşım bulup epey bir dalga geçmişti. Onun sayesinde tüm blogu en baştan okudum ve ziyaretçilere kapattım. Şuan sadece ben girip okuyabiliyorum ve gerçekten çok utanç dolu olmasına rağmen güzel bir anı olarak kalmasından memnunum. Sadece kendim için yazacağım diyorsanız bu tarz bir blog size uyabilir.

Kitap blogları: Kitap blogları aynı instagramdaki "bookstagram"lar gibi kitap okuyup bu kitaplar hakkındaki yorumlarını yazarlar. Aslına bakarsanız arama trafiği açısından güzel bir yere sahip olan bu tarzın tek kötü yanı her hafta en az bir yazı yazabilecek kadar çok kitap okuyamamanız olacaktır. Diğer blog tarzlarında çok sık yazı yazma fırsatınız olabilir ama bir kitap önerisi blogunda işler o kadar hızlı gelişmeyebilir. Belki sadece kitap önerilerinizi değil de ara sıra okuma listenizi, kitaplığınızı, gezdiğiniz kitapçıları ve benzeri şeyleri yazabilirsiniz ama sanırım bu da bir yere kadar olur. Eğer sıkıntı değil ben haftada bir yazı yazmadan da hallederim diyorsanız yine de siz bilirsiniz. Şahsen kitap blogu okumayı severim. Eğer halihazırda böyle bir bloğunuz varsa okumayı çok isterdim.

Seyehat blogları: Yine adında apaçık verildiği üzere bu bloglar gezmeyi seven ve parası bol olan kesimin kullandığı blog tarzıdır. Açıkçası ben böyle bir blog açamam, dediğim gibi öğrenciyim ama gezmekten hoşlandığım için ülke ülke olmasa da semt semt veya yakın çevredeki şehirleri gezmek isterdim. Bu bloglar arama trafiği açısından iyi bir getiriye sahip olma potansiyeli içindedirler. Ama tabiki blogtan bloga değişir. Örneğin "İstanbul Sultanahmet Gezim" isimli içerisinde 20 fotoğraf 2 paragraf olan bir yazı aramalarda 10. sayfalardayken "İstanbul Sultanahmet'te Gezilecek Yerler" isimli 20 paragraf 5 fotoğraftan oluşan bir yazı ilk sayfalarda yer alabilir. Bu diğer blog tarzlarında da geçerli olan ancak seyahat ve moda bloglarında kendini daha fazla gösteren bir olaydır. Kısa bir not olarak dursun burada: Yeni başladıysanız ve aramalarda yükselmek istiyorsanız içeriğiniz uzun ve özgün olmalı.
 
Moda blogları: Genel olarak kadın bloggerlerin kullandığı tarzdır. İçerisinde makyajından tutun da kaşına kadar moda anlatılır. Bir erkek olarak söylemeden geçemeyeceğim ama kızlar kaşın modası olur mu yahu ne yapıyorsunuz Allah aşkına.. Bir arkadaşım anlatmıştı sanırım geçen sene ince kaş modaydı diye herkes kaşlarını aldırmış, bu sene de kalın kaş modaymış diye kaş ektiriyorlarmış. Neyse konumuz bu değil o yüzden söyleyeceklerimi söyleyip geçiyorum. Moda blogları genelde kızlar tarafından çok takip ediliyor diye biliyorum. Eğer ilginiz varsa bu tarz bir blog açabilirsiniz. Ama unutmayın fotoğraf koyduğunuz kadar yazı da koymanız gerekmekte, yoksa tam anlamıyla gelişmeniz hızlı olamaz diye düşünüyorum.

Kişisel bloglar: Kişisel bloglar genel olarak ortaya karışıktırlar. Bazen izledikleri bir filmden dert yanar, bazen hoşlarına giden anılarını anlatır, bazen de bilgi içerikli yazılar yazmaya çalışır. Tabi her kişisel blog aynı değildir. Bu noktada yine kendi blogum Agalara Geldik'ten bahsetmek istiyorum. Agalara Geldik'te asıl tema eğlence ve mizah ağırlıklı. Hal böyle olunca ister film önerileri adı altında yazı yazayım, ister kitap önereyim ya da istersem bloggerı kullanmaya başlarken yaşadığım sıkıntıları bloghocam okuyucu kitlesi gibi insanlara yardım amaçlı yazayım içerisine mizahlı bir anlatım katıp sohbet havası verince içerik anında temama uygun oluyor. Dediğim gibi kişisel bloglar ortaya karışıktırlar. Bir kişisel blogu okuduğunuzda içinde yazarını bulursunuz, yazarın psikolojisini anlatan en güzel blog tarzlarından birisidir. İyi yanı konu sıkıntısı çok çekmezsiniz ama kötü yanı google trafiği ve sürekli takipçi bulmakta zorlanabilirsiniz. Benim en çok yaşadığım problem hitin düşük olmasıydı. Yazmayı bırakmadım ve yakın zamanda da bırakmayı düşünmüyorum. Ha bir de karşılaşabileceğiniz problemlerden biri de google reklamları almakta zorlanmanız olacaktır. Ben bunca yazıya rağmen ikinci aşamayı geçemedim. Google blogumun neyle alakalı olduğunu kavrayamadığı için reklam vermiyor diye düşünüyorum. Bu da kişisel blog düşüncesi içerisinde olanlara bir uyarı mahiyetinde olsun.

Sanki biraz taraflı bir yazı oldu farkındayım ama ne yapayım ben kişisel blogum, tabi ki kişisel blog tarzının en güzel blog tarzı olduğunu iddia etmiyorum ama şöyle de bir söz vardır "Tüm blog tarzları eşittir ama bazıları daha eşittir" İşte kişisel bloglar bence daha eşit arkadaşlar.

Yazar Hakkında: Agalara Geldik genel olarak 5-6 ayrı konu başlığına sahip. Tabi zamanla artar ya da azalır bilemeyeceğim. Blogumda gezi yazılarını içeren "AgalarSokakta" bölümü, kitap dizi film müzik gibi önerilerin bulunduğu "Öneriler" bölümü, son zamanlarda neler olup bittiği ve kendim hakkında bilgiler içeren "Agasal" bölümü bulunuyor. Buradaki yazılar haricinde top 10 listeleri ve bilgi içerikli yazılar ağırlıklı yazıyorum. Blogumu gerçekten seviyorum ve benim gibi kişisel mizah blogları ile tanışıp karşılıklı yorumlaşıp arkadaş olmaktan da zevk duyarım.

5 Mayıs 2017 Cuma

Blogumuzda Konuk Ağırlarken Nelere Dikkat Edelim?

Bu yazı bir misafir yazıdır ve deryaninsporgunlugu.com ile delikizinbohcs.blogspot.com bloglarının sahibi Derya Soygül tarafından Blog Hocam için yazılmıştır...
 
Herkese merhaba. Serdar bey bloğuma konuk olabilirsiniz deyince çok mutlu oldum ama acaba ne yazsam diye kara kara da düşündüm. Blog Hocam’ a konuk olmak benim için gurur verici. Düşündüm taşındım son zamanlarda rahatsızlık duyduğum ve aslında biz bloggerları ilgilendiren bir konuya değinmeye karar verdim.

röportaj

 
Zaman zaman bloğumuzla ilgili kişiler veya blogger arkadaşlarımızla söyleşiler yapıyoruz. Bu çok da sevdiğim bir etkinlik, bloglara renk kattığını düşünüyorum. Ben de seviniyorum benimle yapılmış bir söyleşiyi o blogda görünce. Hem motivasyon oluyor, hem de güzel bir işbirliği şekli bloglar arasında. Bloggerlar olarak aramızdaki iletişimi güçlendiriyor bu tarz etkinlikler. Sıkça mesajlar alıyorum söyleşi istekleri ile ilgili. Hepiniz alıyorsunuzdur eminim bu tür mesajlar. Tanımadığım bir blogsa incelemek isterim bu kararı vermeden önce. Zaten ciddi çalışma yapacak bir blog önce blog linkini gönderiyor incelemem için. Benim ilk olarak baktığım noktalar başka söyleşiler yapılmış mı ve ne gibi sorular sorulmuş. Bazı bloglarda gerçekten çok renkli söyleşiler oluyor. Hem değişik insanları daha yakından tanımış, hem de farklı konular hakkında detaylı bilgi edinmiş oluyoruz.
 
Ama bazı bloglara baktığımda da gerçekten anket sorusu tarzında, herkese tek tip sorulmuş sorularla karşılaşıyorum. Her konuğa aynı soruları sormak, hele de konuğunuzun hiç de ilgi alanına girmeyen soruları sormak bence o konuğa edilmiş bir saygısızlıktır. Yani illa bloğumda röportaj yayınları olsun, farklı bloglarla link alışverişim olsun diye özensiz işlerle okuru bunaltmak zorunda değiliz.
 
Bir insanla bloğunuzda söyleşi yapmak demek, onu konuk etmeniz; evinizde misafir ağırlar gibi ağırlamanız demektir. Nasıl ki evimize gelen misafiri rahat ettirmek için elimizden geleni yapar, evimizi bile önceden temizleyip düzenlersek; bloğa konuk ettiğimiz kişinin de kendini rahat ve özel hissetmesini sağlamalıyız. Yani o konuğa sorular gitmeden iyice hakkında araştırmamızı yapıp, kişiye özel sorular hazırlamalıyız. Söyleşi yapılacak konuya önce biz hakim olmalıyız. Örneğin bahçe bakımı ve çiçeklerle ilgili bir konuğunuz varsa ona bilgisayar programcılığı hakkında ne düşünüyorsunuz gibi bir soru sormak ne kadar mantıklıdır?
 
Kendime de şu soruları yöneltiyorum :
 
- Bloglarıma gerçekten çok fazla emek ve zaman harcıyorum. Her yazdığım yazıya okunmuş mu okunmamış mı, yorum gelmiş mi diye ilk günkü heyecanla bakıyorum. Kendimi bu teklif ile gelen blogda görmek istiyor muyum?
 
- Davet eden blog sadece fayda sağlamak amaçlı davet etmiş gibi mi görünüyor, yoksa bloğuna konuk olarak uygun olduğum için mi?
 
- Beni yeterince tanımış araştırmış mı?
 
Bu soruların yanıtı pozitifse kabul ediyorum.
 
Yeni yayın hayatına başlayan blogların hemen isimlerini duyurmaya çalışma çabasını anlıyorum. Bu uğurda ne kadar link toplarsam o kadar çok google sıralamasına girerim diye düşünülüyor sanırım. Kim istemez ki çok okunmak ve google tarafından farkedilmek? Ama kendimizi geliştirerek kalıcı ve kaliteli olmak daha iyi değil mi? Tabii ki birbirimize destek olalım, zaten birlikten kuvvet doğar. Ama hiçbirimiz diğerinin sırtına çıkmaya, emek vermeden öne geçmeye çalışmasın. Bloğumuza yararı olacak böyle bir etkinliğe hakkını vererek ve konuğumuzu da onore edecek şekilde hazırlanalım.
 
Yazar Hakkında: Derya Soygül; Derya’nın Spor Günlüğü ve Deli Kızın Bohçası bloglarının sahibi.

3 Mayıs 2017 Çarşamba

Seyahat Blogu Açmak Vardı...

2011 yılından beri blog yazarlığı ve türevleri hakkında blog yazıyorum. Sanırım ana konusu blog yazarlığı olan en eski 2-3 blogdan biri Blog Hocam’dır.  “Şimdi ki aklınla 6 yıl öncesine gitsen nasıl bir blog açardın?” diye sorsalar muhtemelen “Blog Hocam gibi” derdim. Fakat kıskandığım bir blog ve blogger türü var.
 
Blog dünyasında ne en çok okunanları, ne en çok takipçisi olanları, ne en çok kazananları kıskanıyorum. Kıskandığım tek bloggerlar seyahat bloggerları…
 
Benim mevcut şartlarım bir seyahat blogu açma müsaade etmiyor ama düşünsenize her fırsatta yurtiçi/yurtdışı gezilere çıktığınızı, yeni yerler keşfettiğinizi, yeni insanlarla tanıştığınızı, bol bol fotoğraf çektiğinizi ve onları bir blogda paylaştığınızı. Tabi bir de sponsorlar, reklamlar, vs. Dünyanın en keyifli işi değil mi :)
 
Seyahat Blogu: Keşfetsene
 
keşfetsene


Belki bir gün fırsat bulur da gezeriz diye yazılarını takip ettiğim, notlar aldığım birkaç seyahat blogu var. Fakat Serdar Kara bir seyahat blogu açsaydı nasıl olurdu derseniz cevabı sanırım “kesfetsene.com gibi” olurdu :)
 
Taflan ve Barış adlı iki arkadaşın 2013’te kurduğu kesfetsene.com Türkiye’nin en büyük, en çok ziyaret edilen seyahat blogu durumunda. Benim seyahat blogum bu kadar popüler olur muydu emin değilim ama içerikler ve yenilikçi fikirler bakımından benzeyeceğine eminim.
 
Kesfetsene.com’un Başarısının Altında Yatan Sırlar
 
Yukarıda da bahsettiğim gibi kesfetsene.com pek çok ödül almış, pek çok medya organında yer bulmuş, ziyaretçi sayısı en yüksek seyhat blogu. Peki bu başarıyı getiren faktörler neler? Benim gözümden şunlar:
 
- Keşfetsene’nin en beğendiğim yanı elbette içerikleri. Ben seyahat bloglarında klişe, her yerde bulunabile bilgiler yerine yaşanan deneyimler ve şahsi öneriler okumak isterim. Keşfetsene’nin içeriği de bu anlamda bana ve seyahat etmeyi düşündüğü ülke/şehir ilgili  araştırma yapan kullanıcıları hitap eden bir içerik diye düşünüyorum.
 
- Gezmek, görmek, fotoğraflamak, deneyimlemek evet güzel ama bunlara okuyucuya aktarmak beceri ister, herkesin yapabileceği şey değil. Keşfetsene’nin içeriklerini incelediğinizde abartıdan uzak samimi ve açık bir dil kullanıldığını rahatlıkla görebilirsiniz.
 
- Bir blogun başarısında feedback odaklı içeriklerin de çok önemli olduğunu düşünürüm. Feedback odaklı içerik dediğim şey okurlardan gelen sorular, mesajlar ve yorumlara cevap verir nitelikte içeriklerdir. Gördüğüm kadarıyla Keşfetsene’de feedback odaklı içeriklere yer veriyor. Örneğin vize ile ilgili pek çok soruya şu sayfada cevap bulabiliyorsunuz.
 
- Rekabetin hat safhada olduğu blog dünyasında başarının temel kuralı fark yaratmak. Ziyaretçiye ve Google’a öyle bir şey sunmalısınız ki farklı, dikkat çekici, orijinal olsun. İnsanlar onu ilk sizde görsün, vay bee desin. Keşfetsene’de yer alan Interrail Rehberi tam da bu şekilde hem sunuş tarzı, hem de içeriğiyle fark yaratan bir bölüm ve fazlasıyla ilgi görüyor.
 
Son Sözler
 
Seyahat bloggerı olmak çok keyifli olsa da blog türleri arasında idame ettirmesi en zor olanı. Biz oturduğumuz yerden pek çok yazı fikri üretebilir, araştırma yaparak günde onlarca içerik üretebiliriz. Ama seyahat bloggerları bir içerik üretebilmek için kilometrelerce yol yapacak, günlerini geçirecek, belki binlerce lira harcayacaklar. Tüm bunları düşününce seyahat bloggerlarını kıskanmakla birlikte fazlasıyla saygı da duyuyorum.
 
Umarım ileride (muhtemelen emekli olunca) ben de kesfetsene.com gibi bir seyahat blogu açar, deneyimlerimim paylaşırım :)